anani kanguru gibi ziplatip sikiyorum

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Av. Süleyman ÇETİN'den hükümete uyarı !

Av. Süleyman ÇETİN, "Covid-19 Corona Virüs salgını nedeniyle ülke genelinde uygulanan karantina ve kısmi sokağa çıkma yasağı kapsamında özellikle ulaşım konusunda, hava, deniz ve karayolu taşımacılığına getirilen sınırlamalar nedeniyle, YİD sözleşmelerinde bulunan “geçiş”, “yolcu” vb. adlar altında yüklenicilere verilen “garanti” ödeme tutarları ülkemizi ekonomisi açısından çok büyük ve katlanılmaz bir yük haline gelmiştir." dedi.

Av. Süleyman ÇETİN'den hükümete uyarı !

 


Süleyman Çetin son dönemde yaşanan süreci şöyle değerlendirdi: 

GEÇİLMEYEN KÖPRÜLERİN, KULLANILMAYAN OTOYOLLARIN VE HAVALİMANLARININ GARANTİLİ ÖDEMELERİ

İngilizce " Build – Operate - Transfer" (BOT) sözcüğünden Türkçeye çevrilen Yap-İşlet- Devret modeli, devletin idari bir sözleşme kapsamında, ileride elde edeceği gelir karşılığında uzun bir süre için bir kamu hizmetinin kurulmasını ve yürütülmesini temin etmesidir.

Yurtdışında Public Private Partnership ( Kamu Özel İş Ortaklığı) olarak da adlandırılan bu tarz projeler, kamunun üstlenme şartı olmayan ve kaynak bulamadığı projelerin verimliliğini artırmak ve kaynakların doğru kullanılmasını sağlamak amacıyla özel sektöre bırakılan bir yatırım modelidir. Bu model ile;

· Yabancı sermaye girişi ile gelişmiş teknolojilerin uygulanması, genel bütçeye genel yükü artırmadan verimli şekilde projenin teşviki ve projenin maliyetinin en aza indirilmesi,

· Kamu ve özel sektör arasında oluşan bağ sayesinde çağdaş yönetim teknikleri ile kamuya kolaylık sağlamak vb. amaçlanmaktadır.

Bu yöntem ile hem özel sektörün hem de kamunun kazançlı çıkması hedeflenmektedir. Bu tür projelerde her ne kadar devletin hakim ve dayatmacı olacağı düşünülse de aslında tam tersi gerçekleşmektedir. Çünkü yatırım için gerekli bilgi ve teknoloji alt yapısını elinde bulunduramayan devletler, bu bilgi ve teknolojiyi elinde bulunduran özel sektör (ve özellikle de yabancı) yatırımcılarının dayatmacı tekeline boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Ancak bu durum beraberinde özellikle kamunun hizmet sunduğu alanlarda, özel sektör yatırım karlılığının sağlanması için, yatırımdan elde edilecek hizmetin halka yüksek fiyatla satılmasını zorunlu kılmaktadır.

ÜLKEMİZDEKİ YİD PROJELERİ :

Türkiye'de toplam yatırım tutarı yaklaşık 63,8 milyar dolar olan 242 kamu-özel iş birliği projesi uygulamaya konulmuştur. Bu projelerin toplam sözleşme değeri yaklaşık 139,8 milyar dolardır.

Sözleşmesi imzalanan 242 projenin sözleşme değerleri içinde 71,3 milyar dolarla en büyük payı havaalanı projeleri almıştır. Bunu 28,7 milyar dolarla enerji ve 21,2 milyar dolarla otoyollar ve hizmet tesisleri izledi.

En düşük pay ise 140,5 milyon dolarla kültür ve turizm tesislerinin oldu. Enerji üretim tesisleri ise projelerin sektörel dağılımında ilk sırada yer aldı.

Özelleştirme kapsamında kamuya ait şirket ve kuruluşlarının özel sektöre satış ve işletme yoluyla devri ve yatırımların kar amacı güden özel şirketlere verilmesi beraberinde büyük sıkıntıları da getirmiştir. Bu durum aynı zamanda sosyal devlet ilkesini de ihlal etmektedir. Bu modelin ülkemizdeki uygulaması devletin kontrolünde olması gereken yatırımların milli vasfından uzaklaşmasını da beraberinde getirmektedir. Yatırımlar ve hizmetlerin tamamen özel şirketler tarafından gerçekleştirilmesi, tekel konumuna gelen şirketlere kalite ve fiyat açısından vatandaşların daha fazla vergi vermek zorunda kalmaktadır.

Devlet ödeme garantili YİD projelerine bakıldığında ulaştırma ilk sırada bulunuyor. (Kaynak: T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, http://www.ubak.gov.tr/ (ET: 01.10.2019).) YİD projelerinin bazıları;

· İzmir-Aydın-Çeşme Otoyolu, Edirne – Kınalı-Sakarya Otoyolu, Gebze-Osmangazi- İzmir Otoyolu, Sakarya-Kazancı-Gümüşova-Gerede Otoyolu, Ankara-Gerede Otoyolu, Ereğli-Niğde-Kemerhisar-Eminlik-Pozantı Otoyolu, Mersin-Tarsus-Pozantı Otoyolu, Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu, Toprakkale-İskenderun Otoyolu, Gaziantep-Şanlıurfa Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Bölünmüş yollar ve 274 adet tünel

· İstanbul Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 15 Temmuz Köprüsü, Kocaeli Osmangazi Köprüsü, Çanakkale Köprüsü

· İstanbul Avrasya Tüneli – Planlanan 3 Katlı Büyük İstanbul Tüneli

· İstanbul 3. Havalimanı, Zafer Havalimanı (Kütahya-Afyon-Uşak Bölgesi) ve 2003-2018 yılları arasında açılan toplam 20 havalimanı, planlanan 7 havalimanı

· Muğla Turgutreis Yat Limanı ● Aydın Didim Yat Limanı ● İzmir Çeşme Yat Limanı ● İzmir Sığacık Yat Limanı ● Yalova Yat Limanı ● Mersin Yat Limanı ● Antalya Alanya Yat Limanı ● Antalya Kaş Yat Limanı ● Mersin Kumkuyu Yat Limanı ● Muğla Ören Yat Limanı ● Bodrum Yolcu İskelesi ve planlanan Kanal İstanbul ile 15 yat limanı

BAZI GARANTİLİ YİD PROJELERİNİN ÜLKEMİZE GETİRMİŞ OLDUĞU MALİ YÜKLER :

Ülkemizin ve tüm dünyanın mücadele etmekte olduğu Covid-19 Corona Virüs salgını nedeniyle ülke genelinde uygulanan karantina ve kısmi sokağa çıkma yasağı kapsamında özellikle ulaşım konusunda, hava, deniz ve karayolu taşımacılığına getirilen sınırlamalar nedeniyle, YİD sözleşmelerinde bulunan “geçiş”, “yolcu” vb. adlar altında yüklenicilere verilen “garanti” ödeme tutarları ülkemizi ekonomisi açısından çok büyük ve katlanılmaz bir yük haline gelmiştir.

YİD Sözleşmelerinin “gizli” tutularak kamuoyundan saklanmasına rağmen 2017-2018 verilerinden de anlaşılacağı üzere;

· Kocaeli Osmangazi Köprüsü – yıllık 14 milyon 600 bin araç garantisi verildi. Sadece 5 milyon araç geçti.

· İstanbul Yavuz Sultan Selim Köprüsü - yıllık 49 milyon 275 bin araç garantisi verildi. 15 milyon araç geçti.

· İstanbul Üçüncü Havalimanı - 12 yıllık yolcu garantisi gelirinin değeri 6.3 milyar Euro.

· İstanbul Avrasya Tüneli - yıllık 25 milyon 600 bin araç garantisi verildi. Sadece 10 milyon araç geçti.

· 18 mart 2019 da temeli atılan Çanakkale köprüsü- günlük 45 bin araç garantisi ve 16 yıl 2 ay 12 gün işletme süresi verilmiştir. Oysa Çanakkale Boğazı’ndan normal bir günde geçen araç sayısı en çok 11 bindir. Köprüden geçiş ücreti ise 15 Euro artı KDV olarak belirlenmiştir.

· Kütahya-Afyon-Uşak bölgesi Zafer Havaalanı- 2012-2016 yılları arasında 4 milyon 73 bin 181 yolcu garantisi verildi. Sadece 170 bin 534 kişi geldi. Müteahhide 3 milyon 902 bin 647 yolcunun parası devlet bütçesinden ödendi. Sadece 2015 yılında bu havaalanından geçmeyen yolcular için devletin kasasından 5 milyon Euro çıktı.

· 2011-2016 yıllarına ilişkin olarak Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünce Yap-işlet-devret projeleri nedeniyle verilen yolcu garantilerinin kamuya zararının 65 milyon dolar olduğu belirtilmiştir.

2018 yılı bütçesinden, geçmediğimiz yol, geçmediğimiz köprü, gitmediğimiz hastane için 6.2 milyar lira ödenmiştir. Yukarıdaki bilgiler 242 projeden sadece 6 adedine ait bilgiler olduğu gözönüne alındığında ülkemizin ne kadar önemli bir borç yükünün altına girmiş olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu nedenle ülkemizin ve dünyanın salgınla mücadele etmiş olduğu bu dönemde YİD modeline ilişkin sözleşmelerle ilgili olarak bazı hukuki tedbirlerin alınmasını zorunlu hale getirmiştir.

YAPILMASI GEREKEN :

Sözleşmelerin temelini alt üst edecek, çökertecek edimin ifası iktisadi bir yıkım olacak nitelikte fahiş bir durumun mevcut bulması hallerinde de çıkar dengesi aleyhine bozulan borçlunun B.K 138.madde  M.K. 2/1 deki kurallardan kaynaklanan "Clausula Rebus Sic Stantibus" (Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması) ilkesi uyarınca sözleşmenin edimler arasındaki bozulan dengesini dürüstlük ve hakkaniyete uygun bir duruma getirilmesi talep edilebilir.

6098 Sayılı TBK'nun 138. Maddesinde;

“ Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. Maddenin gerekçesinde de bu düzenlemenin, sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, işlem temelinin çökmesine ilişkin olduğu belirtilmiştir.

Bu kapsamda; YİD sözleşmeleri ile ilgili olarak, ulusal ve uluslararası mevzuatın düzenleme altına almış bulunduğu Clausula Rebus Sic Stantibus (Sözleşmenin Değişen Şartlara Uydurulması Şartı) hakkından yararlanılması ve bu konuda girişimlerde bulunulması (ödemelerin ertelenmesi, belirli bir süre yapılmaması, ödeme tutarlarının, geçiş, yolcu adedi vb. şekilde garantilerin azaltılması vb.) gerektiği konusunda;

- Dövize endeksli sözleşmeler ile ilgili olarak daha önce yapıldığı gibi bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılabilir. Ancak bu durum “Hukuki Güvenlik” ilkesini zedeleyeceğinden, YİD niteliğindeki sözleşmelerden bazılarının uluslararası sözleşmeler olması ve tahkim yargılamalarını gerektirdiği için uluslararası hukuk alanında itibarımızı zedeleyebilecektir.

- Bu konuda sözleşmenin tarafı olan bakanlıkların yükleniciler ile karşılıklı görüşmeler ile sonuca gitmesini sağlamak ve garanti ödemelerin ertelenmesi veya belirli bir süre alınmaması için görüşmelerde bulunulmasını ve çözüm üretilmesini sağlamak gerekir.

Yukarıdaki hususların gerçekleştirilebilmesi için kamuoyunun ve yürütmenin harekete geçirilmesi gerekir. Bunu sağlamak için TBMM’de grubu bulunan herhangi bir parti TBMM’ni “Genel Görüşme”ye çağrılmak üzere TBMM Başkanlığı’na bir dilekçe verebilir veya herhangi bir milletvekili tarafından verilecek bir “Soru Önergesi” ile bu konuda ivedi olarak Cumhurbaşkanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı harekete geçirilebilir.

Aksi halde aynen Deli Dumrul hikayesinde olduğu gibi, geçmediğimiz köprünün, kullanmadığımız havayollarının ve otobanların, tünellerin “garanti” parasını tıkır tıkır ödemeye devam etmek zorunda kalırız.

Sözleşmelerin temelini alt üst edecek, çökertecek edimin ifası iktisadi bir yıkım olacak nitelikte fahiş bir durumun mevcut bulması hallerinde de çıkar dengesi aleyhine bozulan borçlunun  B.K 138. madde ve M.K. 2/1 deki kurallardan kaynaklanan "Clausula Rebus Sic Stantibus" (Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması) ilkesi uyarınca sözleşmenin edimler arasındaki bozulan dengesini dürüstlük ve hakkaniyete uygun bir duruma getirilmesi talep edilebilir.

Aksi halde aynen Deli Dumrul hikayesinde olduğu gibi, geçmediğimiz köprünün, kullanmadığımız havayollarının ve otobanların, tünellerin “garanti” parasını tıkır tıkır ödemeye devam etmek zorunda kalırız.

Av. Süleyman ÇETİN

 

 

Tarih: 11-04-2020

FACEBOOK YORUM
Yorum